Hayatı boyunca seni tekrar görmeye bir daha fırsat bulamamış ya da senden mahrum bir kelime dağarcığına sahip gönüller için hasretle başlasın senin adını taşıyan bu hikâye. Makedonya’ya hasret yüreklerin bir yerlerinde saklanmış, senin ismin anıldıkça akmak için gözlerden izin bekleyen bir damla gözyaşıyla başlasın.

Makedonya’nın unutulmuş bir köşesindeki gizem dolu hayata mahkûm olmuş; Şar, Korab, Bistra, Pelister, Kaymakçalan, Babuna dağlarından Debre, Polog, Kumanova, Ofçabolu, Tikveş ve Doyran ovalarına esen hasret yüklü rüzgârların; Kiselli’nin, Kıratova’nın, Manastır’ın, Pirlepe’nin, Eğri Palanka’nın, Kırçova’nın, İştip’in, Ustrumca’nın, Radoviş’in, Ohri’nin hayallerini süsleyen Vardar’ın hikâyesi olsun; kalemimin bile nereye varacağını bilmediği bu coşkun öykü.

Makedonya’nın tam ortasında, taze bir gelinin elindeki kına gibi güzel kokulu, şanlı geçmişinin hasretiyle dolu dolu akan, her taşı ve her eseri bir tarih şaheseri olan ve buram buram Türklük kokan bu diyarın alnına yazılı bir ırmak; Vardar. O da her ırmak gibi kimi zaman hayat, kimi zaman da çaresizliğin esaretinde vuslat sunar buranın insanlarına.

Söylesene Vardar, akıttığın, her gün ahlarını dinlediğin muhacirlerin çaresiz gözyaşları mı, yoksa yeni bir ufka umut mu? Sen hiç ağladın mı Vardar, Makedonya diyarlarını terk etmek zorunda kalanın arkasından? Bir kova suya bütün ümitlerini bağladığın oldu mu giden sevdiğinin ardından dökülürken? Söylesene Vardar, sen hiç gökyüzünde asılı duran hilal ve yıldızlara anlattın mı hikâyeni, göz kapaklarının artık yorgun kirpiklerini taşıyamamasına rağmen? Paylaştın mı acılarını dalgalarınla, çıkardığın gürültüyle sessiz bir Balkan gecesinin karanlığında?

Sen hasret nedir bilir misin Vardar? Özlediğin olur mu hiç kaynağın Vrutok’u tıpkı oralardan göç etmiş insanların sılaya olan özlemi gibi. Söylesene Vardar senin yüreğine hiç ateş düştü mü? Sevdiklerin için vuslat kaygın oldu mu?

Bilemezsin Vardar ne bekleyiştir bu? Ne zamandan beri senden ayrı kalmışların sana bitmeyen özlemleri ve aşkları sevgi, ilgi, şefkat ile yoğrulurken, sen ise öyle hırçın ve için bulanık, gizem dolu akıyorsun sana hasret o gönüllere ve yaslı kalplere. Konuşsana Vardar o öfken kime?

Anlatsana Vardar, sen hiç yarenlik ettin mi yanı başındaki harap, yıkık ve terkedilmiş bir köyle? Bir çocuk sesi olsa dahi, beyhude yere aradığın oldu mu terkedilmişliğin hüznü içerisindeki bomboş evlerde? Bozkurtların da küstü mü sana Vardar? Artık gelmiyorlar mı kenarından su içmeye? Yoksa onlar da senin gibi bir sürü soruna mı müptela?

Bir cümle de sen kursana bizim Ofçabolu diyarımız için Vardar! Bir hikâye de sen anlatsana bana bizim oralardan sevdasına kapıldığın Ege denizine durmadan anlattığın gibi. Ama bu hikâye, yüreğin gibi azgın, coşkun, dolu dolu olsun. Artık acıya ve hasrete yer olmasın hikâyende Vardar.

Senin bir damla suyuna dahi yıllarca hasret kalmasın Makedonya’nın insanları. Senin de katkın olsun Vardar, azgın akışın bundan böyle Makedonya’nın yarınlarına umut taşısın. Bundan sonra hasret kalmasın gönüller bu memleketten ayrılmış, uzaklardaki bir anaya, babaya, eşe, dosta. Artık ölüm sessizliğine bürünmüşçesine, kimsesiz kalmasın o güzelim diyarlar.

Diyeceğim o ki Vardar, bu topraklar için canlarını feda eden nice yiğitlerin yaslı analarının gözyaşları gibi bitmesin bu hikâye. Hani son demini yaşayan bir ihtiyar olur ya, yılların tecrübesi alnının kırışıklıklarında birikmiş, hayata küskün, işte böyle bir ihtiyar gibi düşmesin zamana yenik.

Geçsin hayatın karşısına ve desin ki “buradayım işte Gostivar’ımla, Kalkandelen’imle, Üsküb’ümle, Köprülü’mle, Kavadar’ımla, Demirkapı’mla ve Gevgeli’mle en önemlisi karşı konulmaz sevgimle aşıyorum Makedonya coğrafyasının bitmek bilmeyen engellerini”. Ne olur Vardar, Makedonya’nın güler yüzlü insanlarının kalplerindeki sevgi ve gözlerindeki ümidin verdiği pırıltıyla bitsin artık bu hikâye…

*Bu yazı Rumeli diyarlarının hasreti ile yanıp tutuşan tüm Balkan Türklerine ithaf edilmiştir.

Yrd. Doç. Dr. Recep SIRALI

Önceki İçerikDağlar
Sonraki İçerikKarşı Yıllar
Üsküp Kiril ve Metodiy Üniversitesinde lisans eğitimi aldı. Trakya Üniversitesinde master, Harran Üniversitesinde ise doktora öğrenimini tamamladı. Sırasıyla Harran Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi ve Ordu Üniversitesinde akademisyen olarak çalıştı. Halen Namık Kemal Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Akademik alanda yazmış olduğu bilimsel makalelerin yanı sıra genelde Balkanlar özelde ise Makedonya üzerine gezi, anı, hikaye ve makale tarzı yazılar yazmaktadır.